2026 yılına yalnızca takvim olarak değil, maliyet olarak da sert bir giriş yapıyoruz. Turizm sektörü için bütçe dönemi tamamlanmak üzere; oteller, restoranlar ve seyahat işletmeleri bir yandan yaz sezonunun bilançosunu kapatırken diğer yandan yeni senenin enerji ve gıda maliyetlerini hesaplamaya çalışıyor. Ancak tablo, 2025’e göre daha zor bir yılın bizi beklediğini gösteriyor.
Enerjide Yeni Sözleşmeler: Gerçek Artış Şimdi Başlıyor
2025 yazı boyunca enerji fiyatları, özellikle elektrik birim maliyetleri nispeten istikrarlıydı. Ancak kış döneminde yapılacak yeni sözleşmelerde hem dağıtım bedelleri hem vergisel yükler hem de birim fiyatlar yukarı yönlü.
Sektörde yapılan görüşmelerde, birçok işletme 2026 için %20–35 bandında artış beklentisiyle teklif alıyor.
Özellikle:
- Büyük oteller için 24 saat çalışan soğutma ve mutfak ekipmanları,
- Küçük oteller için ısıtma ve sıcak su tüketimi,
- Restoranlar için sürekli açık ocak ve ekipman kullanımı
enerji maliyetlerini kaçınılmaz olarak yukarı taşıyor.
2026’da en kritik soru şu:
“Enerji maliyetini fiyatlara ne kadar yansıtabiliriz?”
Bu sorunun cevabı da talep gücüne bağlı — Avrupa pazarında büyüme yavaş, iç pazarda ise alım gücü baskılı. Yani yansıtma kapasitesi sınırlı.
Gıda Tedarik Zinciri: Küçük Artışlar Birikerek Büyük Bir Etkiye Dönüşüyor
2025 boyunca gıda fiyatlarındaki aylık artışlar düşük görünse de yıllık toplam etki oldukça yüksek. Özellikle:
- Süt ve süt ürünleri
- Et ve et ürünleri
- Yağlar
- Taze meyve-sebze
- Kuru gıda (bakliyat, un, şeker)
kalemlerinde tedarikçiler 2026 için %30’a yaklaşan bir güncelleme sinyali veriyor.
Bu artışı tetikleyen unsurlar:
- Akaryakıt maliyetindeki artışın lojistiğe etkisi
- Enerji maliyetinin üretici fiyatlarına yansıması
- İşçilik maliyetlerinin tedarik zincirinde yarattığı baskı
- Küresel tarımsal ürün fiyatlarının yeniden yükselme eğilimi
Sonuçta oteller önce mutfağı yöneterek kâr eder ya da zarar eder. 2026’da asıl baskı mutfaktan gelecek gibi görünüyor.
Maliyet Artışı + Kur Baskısı = Çifte Makas
Kur son haftalarda hareketlense de 2025 yazında uzun süre yatay seyretmesi, ihracatçı sektörler gibi turizmi de zora sokmuştu. Çünkü kur baskılanınca maliyet artışı daha da görünür hale geliyor.
2026’da beklenen tablo şöyle:
- Kur artışı sınırlı, maliyet artışı güçlü
- Bu da kâr marjlarının sıkışması anlamına geliyor
- Fiyatlara yansıma kapasitesi hem iç hem dış pazarda düşük
Turizmin en hassas dengesi olan “kur-maliyet makası” 2026’nın kritik problemi olacak.
Kim Daha Fazla Risk Altında?
En kırılgan işletme grupları:
- Gıda maliyeti yüksek olan her şey dahil oteller
- Enerji yoğun çalışan büyük tesisler
- Yerel tedarikçiye bağlı küçük oteller
- Restoranlar ve beach işletmeleri
Görece avantajlı olanlar:
- Az odalı, az personelli, yüksek fiyatlı butik tesisler
- Gastronomi odağında premium segment işletmeler
- Kışın açık olmayan sezonluk küçük oteller
2026’da “verimlilik” kelimesi artık süs değil, gerçek bir zorunluluk.
2026’ya Girerken Ne Yapılmalı?
- Enerji için erken sözleşme yapan işletmeler avantajlı olabilir.
- Gıda tedarikinde alternatif kanallar (kooperatif, yerel üretici, aylık değil sezonluk anlaşmalar) önem kazanacak.
- Ürün reçeteleri ve porsiyonlama yeniden ele alınmalı.
- Menü mühendisliği 2026’da her restoran için zorunlu hale geliyor.
- Oda fiyatlamasında maliyet bazlı değil değer bazlı bir modele geçilmesi gerekiyor.
Sonuç: 2026 Zor Bir Yıl Olacak Ama Yönetilebilir
Enerji ve gıda maliyetleri 2026’da turizm sektörünün en önemli sınavı olacak. Ancak kriz, doğru yönetenler için fırsat yaratır: Verimliliğe odaklanan, tedarik zincirini optimize eden ve fiyatlamayı akıllı yapan işletmeler, rakiplerinden ayrışacak.
Haziran’dan sonra sıkça tekrarladığım bir cümleyi burada da söyleyeyim:
“Turizm sadece doluluk değil; maliyet yönetimiyle kazanılan bir oyundur.”